Kaspersky State of Stalkerware 2023 raporu, dünya genelinde yaklaşık 31 bin mobil kullanıcının stalkerware yazılımlarına (gizli izleme yazılımı) maruz kaldığını ortaya koydu.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Kaspersky, küresel olarak dijital takipten etkilenen kişi sayısını daha iyi anlamayı amaçlayan The State of Stalkerware isimli yıllık raporunun yenisini yayınladı.
Buna göre, 2023’te dünya çapında takip yazılımlarından etkilenen kişi sayısı önceki yıla göre yüzde 5,8 aratarak 31 bin 31’e yükseldi. Rakamlar, 2021’deki düşüş eğiliminin tersine döndüğünü ve dijital tacizin küresel bir sorun olmaya devam ettiğini doğruladı.
Geçen yıl bu yazılımlardan en çok etkilenen ülke 9 bin 890 mobil kullanıcı ile Rusya Federasyonu olurken, onu 4 bin 186 ile Brezilya, 2 bin 492 ile Hindistan, 1578 ile İran, 1063 ile Türkiye izledi.
Takip yazılımından etkilenen kişi sayısının Endonezya’da 871, ABD’de 799, Yemen’de 624, Meksika’da 592, Almanya’da 577 olduğu görüldü.
Dünya genelinde ankete katılanların yüzde 39’u mevcut veya önceki partnerlerinden şiddet veya istismar gördüklerini bildirdi. Yüzde 23’ü yakın zamanda flört ettikleri birinden bir tür çevrimiçi takip ile karşılaştıklarını belirtti. Ayrıca katılımcıların yüzde 40’ı takip edildiğini veya takip edildiğinden şüphelendiğini, yüzde 12’si partnerinin telefonuna parametreler yüklediğini veya ayarladığını, yüzde 9’u ise partnerine izleme uygulamaları yüklemesi için baskı yaptığını belirtti.
Bununla birlikte partnerini farkında olmadan izleme fikri bireylerin yüzde 54 tarafından onaylanmadı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Kaspersky Güvenlik ve Veri Gizliliği Uzmanı David Emm, özellikle güvenlik ve cihaz şifreleri gibi hassas veriler konusunda daha dikkatli davranıldığını gözlemlediklerini ve bunun olumlu bir adım olduğunu bildirdi.
Bu tür kritik erişimleri paylaşma konusundaki isteksizliğin siber güvenlik ilkeleriyle uyumlu olduğunu anlatan Emm, şu ifadeleri kullandı:
‘Çevrimiçi yayın şifrelerini ve fotoğrafları paylaşma isteği kültürel bir değişime işaret etse de, bireyler görünüşte zararsız olan bilgi paylaşımlarında bile potansiyel risklerin farkında olmalıdır. Bu görüşler, ilişkilerde açık iletişimi teşvik etmenin, net sınırlar belirlemenin ve dijital okuryazarlığı desteklemenin önemini vurguluyor. Güvenlik uzmanları için bu durum, siber güvenliğin en iyi uygulamaları konusunda sürekli eğitime ve bireylerin ilişkilerinde kişisel bilgilerini paylaşma konusunda bilinçli kararlar almalarını sağlamaya duyulan ihtiyacı güçlendiriyor.’
Amerika Birleşik Devletleri Aile İçi Şiddete Son Verme Ulusal Ağı (National Network to End Domestic Violence – NNEDV) Güvenlik Ağı Projesi Kıdemli Direktörü Erica Olsen de rızaya dayalı paylaşım ile rızaya dayalı olmayan izleme arasında net bir ayrım yapmanın önemli olduğunu belirterek, ‘Rıza, zorlama veya baskı olmaksızın yapılan bir anlaşmadır.’ değerlendirmesinde bulundu.
Refuge (Birleşik Krallık) Teknoloji Destekli İstismar ve Ekonomik Güçlendirme Ekibi Başkanı Emma Pickering ise raporda vurgulanan istatistiklerin endişe verici olduğunu ancak bu sonuçlara şaşırmadıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
‘Takipçi yazılımlarla ilgili endişelerini bildiren mağdurlarda tedirgin edici bir artış görüyoruz. Teknoloji istismarının herhangi bir biçiminin tek başına kullanıldığını nadiren gördüğümüzü belirtmek çok önemlidir. Takip yazılımlarının yanı sıra, istismarcılar genellikle zarar ve sıkıntıya neden olmak için teknolojinin diğer biçimlerini de kötüye kullanırlar.’